Tuncer Bakırhan ve DEM Partisine Açık Mektup!
Sayın Tuncer Bakırhan,
Ben Kadir Amaç. Brüksel’den selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. DEM Partisi’nin barış sürecinde oynadığı rol ve barış için verdiği mücadeleye katkı sunmak amacıyla bu mektubu zat-ı âlinize yazmaya karar verdim.
Mektubuma şöyle başlamak istiyorum: Kürtlerin ve Türklerin demokratik bir siyasal egemenliğin şemsiyesi altında birlikte yaşamalarını sağlayacak yeni bir Türkiye dönemini başlatmak elbette mümkündür.
Mamafih, başında bulunduğunuz DEM Partisi’nin, hükûmet koltuğunda oturan AKP ve MHP ile birlikte bu tarihî misyonu yerine getirebilecek hem siyasî hem de entelektüel tecrübeye sahip olduğunu düşünüyorum.
Özellikle DEM Parti, Türk ve Kürt siyasası ile sosyolojisinin problemlerini demokrasi düşüncesinin “nesh” ve “mensuh” diyalektiğine göre yeniden tefsir ederek Kürtler ile Türkler arasında sevgi ve barış köprüsünü inşa etmekle işe koyulmalı ve bu güzel pratiklerle hükûmeti mahcup etmelidir.
Sayın Tuncer Bakırhan,
Kendi çevremde partinizin barış performansını bazen başarılı, bazen de çok başarısız bulduğumu üzülerek belirtmek zorundayım. Partinizi başarısız kılan birtakım ideolojik ve sol ortodoks alışkanlıkların başınıza sürekli bela ve musibet getirdiğini özellikle hatırlatmak isterim.
Örneğin, partinizi yıpratacak, barış çabalarınızı zayıflatacak, barışın enfekte olmasına sebep olacak marjinal gruplardan, fütürist düşüncelerden ve tahrik edici konuşmalardan hâlâ uzak durmamanız ciddi bir problem olarak karşınızda durmaktadır.
Partinizin barış sürecinin üç önemli aktöründen biri olması nedeniyle muhataplarınızla çok daha dikkatli bir dil ve diyalog kurmanız kaçınılmazdır. Çünkü siyaset felsefesi, siyasetçilerden aritmetik ve geometrik olmalarını şart koşar.
Diğer bir konu ise sosyolojinin bir alt bilim dalı olan “real siyaset”tir. Real siyasetin egemen olduğu bir yerde herhangi bir siyasî organizasyon, egemen olan realitenin içinde formel ve reel bir siyaset yürütmek zorundadır. Yani “siyaset bilimi” bahsettiğim bu durumu “siyasal egemenlik”, “yasallık”, “eşit vatandaşlık”, “hukuk”, “postmodern sosyoloji” veya “realite” kavramlarıyla izah eder.
Sayın Tuncer Bakırhan,
Bu gerçekten hareketle siyaset yapmak, durum ve şartlara göre esnek (flexible) olmak gerektiğini düşünüyorum. Barış Süreçi arafesinde bulunduğumuz için, özellikle yurt dışı gezilerinizde Kürt meselesini ve hükûmeti şikâyet konusu yapmanızı doğru bulmadığımı ve bu durumun barış çabalarınızı politik komplikasyon ve mistifikasyona uğratacağını zat-ı âlinize iletmek istiyorum.
Evet, efendim!
Yaklaşık olarak muhafazakâr olan Türk ve Kürt sosyolojisi, partinizin yukarıda belirttiğim politik ve ideolojik alışkanlıklarından, uygulamalarından ve partinizin bazı yöneticilerinden son derece rahatsız olduklarını bilgilerinize arz ediyorum.
Hiç şüphesiz DEM Partisi’nin barış ve demokrasi konusundaki niyet ve çabasının samimi olduğunu biliyoruz. Ancak DEM Partisi, Türk ve Kürt toplumunun sosyolojik PIN kodunu bir türlü doğru girememektedir.
Sürekli PIN kodunu yanlış giriyor ve her denemeyi inat ve kibirle gerçekleştirdiği için bir türlü sonuç alamıyor. Evet, DEM Partisi sosyolojinin PIN kodunu doğru girmesi için yardımcı olmak isteyen bizim gibi düşünce insanlarına da çevrimdışı kalmaktadır, bunu üzülerek belirtmek zorundayım.
Sayın Tuncer Bakırhan,
Son olarak; DEM Partisi PIN kodunu doğru girerse, AKP ve MHP ile birlikte 81 ilde ortak mitingler yaparsa, barış bilincini ve Yeni Demokratik Türkiye Aklı’nı küme küme, bölük bölük, fırka fırka ve dalga dalga her iki milletin sosyolojik katmanlarına ulaştırmayı başaracaktır.
Saygılarımla,
Kadir Amaç
Brüksel
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!