Neçirvan Barzani’ye Açık Mekt
Birinci Fasıl 04-08-2022
Doğrusu, size nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum! Karakterinizin hiçbir belâgat sanatını hak ettiğini düşünmüyorum! Birincisi, değeri hak edenlere değer veririm! O halde bana değer vermeyen birine bilmukabelede bulunma hakkımı kullanıyorum. Kendinize tapmaktan fırsat bulup sanatla ilgilenmiyorsunuz! Sanat diyorum, çünkü sanat, sevgi ve estetik demektir. Bir yöneticide sevgi ve estetik yoksa ülkesini de sevmez, halkına da iyi hizmet edemez.
Kötü yöneticiliğinizi, ülkeme ve halkıma layık görmesem de, size isminizle hitap edeceğim: Sayın Neçirvan, Einstein’in kızına yazdığı mektupta bilim insanlarının evrendeki ”dört temel kuvvetin birleşik teorisi”ni ilan ettiğini, ancak ”beşinci kuvvet” ve “en güçlü kuvvet” olan sevgiyi unutuğunu söyler! Evet, işte o sevgisiz ve sevimsiz insanlardan biri de hiç şüphesiz zat-ı alinizdir!
Doğrusunu söylemek gerekirse; rahle-i tedrisatınızda ne sanat var ne irfan var, ne sevgi var ve ne de estetik var! Para, iktidar, şan, şöhret, şımarıklık, görgüsüzlük ve yalan zat-ı alinizi ontolojik ve primordiyal yörüngesinden çıkarmış, körlük ve basiretsizliği başınıza musallat etmiş, sevgiye ve estetiğe düşman yapmıştır.
Kürtlük ve insanlık kütüphanenizde ise; Ehmedê Xanî’nin zâhirî ve bâtınî ilimlerini, Qazî Muhammed’in vatanseverliğini, Sartre’ın ”egzistansiyalizmi”, Albert Camus’un “boşluk”, Andre Gide’nin “abes fiiler” ve Heidegger’in “alinasyonalizm” felsefesini göremiyorum! Sizde görebildiğim tek şey; görgüsüzlük, şımarıklık ve haramzadelik!
Sayın Neçirvan, biliyor musunuz? İki hırsız insan iyi arkadaş olur. Biri hırsızlık eylemini yapar, ötekisi ona perdeyi tutar. İkincisi, iki erdemli insan iyi dost olur, biri diğerine filozof, ötekisi ona zahid olur. Bir insanda kötülük korkusu, iyilik ve fazilet kaygısı olduğu vakit, sevgi ve erdem onun tabiatı olur.
Evet, Sayın Neçirvan, zat-ı alinizin ve etrafınıza toplanmış dalkavukların mektubumu ciddiye almayacağınıı tahmin edebiliyorum. Bilmem, helenistik toplumdan modern topluma kadar toplumların filozofları korumadığını, siyasi otoritenin onları hapsettiğini ve din adamlarının onları cehennem azabıyla tehdit ettiğini biliyor musunuz?
İnsan ontolojisi, iyilik ve kötülük mayasıyla vücut bulmuştur. Dolayısıyla, kötülük yapanlar kötülükleriyle, iyilik yapanlar iyilikleriyle anılırlar. Kıyamet borusunun çalacağı güne kadar bu mektup, Kürt halkının elinde dolaşacak, günahlarını ve suçlarını torunlarına okuyacak ve ismin hep kötülükle anılacak!
Ey Neçirvan! Sizin paraya ve makama taptığınız kadar, benim de ülkeme ve milletime taptığımı bilmenizi isterim! Sahip olduğunuz serveti kendi alın terinizle kazanmış olsanız bile; onu halkımızla paylaşmıyorsanız, bencilsiniz ve eğer halkımızın parasını mülkiyetinize geçirmişseniz, bu da bir ihanettir!
Ayrıca sizin gibi, parayı seven ve kendine tapan hedonist Kürtleri görünce, Kürdistan ülkesine olan bağlılığım ve sevgim daha bir mazbutlaşıyor. Ülkemin bağımsızlığı için elimde avucumda neyim varsa vermek, Hacer gibi kendimi, İbrahim gibi çocuklarımı adamak aşkı yüreğimde bir mahşer yaratıyor! Keşke ülkem özgür olsaydı ve ben de bu özgür ülkede gecelerimi Mem û Zîn’den fasıllar ve Cegerxwîn’den dörtlükler okuyarak geçirseydim!
Ey 50 bin dolarlık Brioni marka takım elbiseli ve Fransız marka kırmızı papyonlu aşiret çocuğu Neçirvan! Ben ”Kürt Aşiret Sosyolojisi’‘ni severim, yurtsever ”Aşiret Ağaları”nı daha çok severim ve bu noktada bir rahatsızlık da duymuyorum! Şimdi asıl konumuza dönelim:
Efendim, kötü yöneticiliğinizi konu yapmayacağım, ancak şu kadarını söylemek istiyorum: Aile olarak Kürtlerin her şeyini ellerinden aldınız! Bilim, demokrasi ve Kürtlerin birliği meselesi önünde büyük bir engel teşkil ediyorsunuz! Türk ordusunu Güney Kürdistan topraklarına davet ettiniz, Türk devletinden izin almadan hareket etmiyorsunuz, zihniyetiniz TALİBAN, pratikleriniz TÜRK ve ARAP!
Aziz Kürt milletini REÂYANIZ görüyorsunuz! Eğer öyle olmamış olsaydı şatafatlı hayatlarınız olmazdı, kardeşlerinizden biri şehit olurdu, kuzenlerinizden biri şehit olurdu, amcalarınızdan biri şehit olurdu, kuzenlerinizi ve torunlarınızı yönetimin en üst kademelerine yerleştirmezdiniz, para biriktirmez ve paralarınızı ülkenin terakkisi için harcardınız. Bu durum utanç verici ve insanın ASALETİNİ ortadan kaldırıyor.
Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da şehirlerimize, dağlarımıza, halkımıza, siyasetçilerimize yaptığı akıl almaz kötülükler karşısında zillet içindeki körlüğünüze ve korkaklığınıza değinmeyeceğim. Özellikle Şengal, Kerkük ve Heftanîn’de düşmanlarımızı sevindiren ve halkımıza acı veren uygulamalarınızdan hiç bahsetmeyeceğim. Mektubumda hiçbir emek sarf etmeden dünyanın en zengin iki yüz milyarderi arasında nasıl yer aldığınızı KONU edineceğim.
Örneğin; serveti 100 milyar dolar olan Bill Gates’le başlayalım: Bill Gates, yirmi bir yıl boyunca evinin garajında, uzun günlerini ve uykusuz gecelerini vererek Microsoft’un temellerini attı. Sıradan insanlar gibi, bir hamburger almak için sırasını bekledi, kendi öz emeğiyle kazandığı servetinin bir bölümünü eğitime, bir bölümünü hastalara ve bir bölümünü de açlıkla boğuşan Afrika Kıtası’na armağan etmekten zerre miskal kadar tereddüt etmedi.
Şimdi ikinci örneği amcanız olan Sayın Mesut Barzani’den verelim: 2018 ‘de Güney Kürdistan’ın Duhok şehrinde amcanız şöyle diyordu: “Ben kendimi dünyanın en zengini olarak görüyorum. Benim servetim 48 milyon Kürd’ün desteğidir.”(!)
Ama Heyhat! Amcanız doğru söylemiyordu, halkını aldatıyordu, onların vatanseverlik ve bağımsızlık ideallerini sömürüyordu! Amcanız da tıpkı sizin gibi hiç bir emek vermeden dünyanın en zengin insanları sıralamasına girmişti.
2022′ de Amerikalı gazeteci Zack Kopplin, amcanızın mal varlığının bilinmeyen yönlerine ilişkin önemli bilgileri kamuoyuyla paylaşmıştı. Kopplin, “Ailenin ne kadar bir parayı yönettiğini tam olarak bilmek zor ama kamuya açık kaynaklardan edinilen bilgiler baz alındığında milyarlarca dolar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yazdığım her şey teyitli veri ve dokümanlara dayanıyor. Açık kaynaklarda bulunan bilgiler Kürdistan’daki gayrimenkul ve şirketlerle alakalı” şeklinde konuşmuştu. Ayrıca Kopplin, “Amerikan yasaları gayrimenkullerin ve şirketlerin sahiplerinin anonim (gizli) kalmasına izin veriyor. Bundan dolayı kara para saklamak ABD’de aslında kolaydır” diyordu.
Kopplin, ulaştığı verilerin gerçek servetin çok az kısmı olduğuna dikkat çekerek bunların “budağının görünen yüzü” olduğunu söylüyordu. Örneğin spesifik bir rakamın olmadığını ancak tespit ettikleri mülkleri olduğunu Kopplin, şöyle sıralıyordu:
- Yüzlerce milyon dolar değerinde Dubai’da gayrimenkuller.
- 1,27 milyar dolar Zaitoon City projesi (KRG yatırım fonunun yaptığı bir değerlendirme)
- 300 milyon dolar Lanaz rafinerisi (KRG yatırım fonunun yaptığı bir değerlendirme)
- 100 milyon dolara yakın ABD’deki gayrimenkuller
- Ster ve Kar gibi şirketlerin değerleri
Ayrıca Dünya Ekonomi Dergisi Forbes ve eski Kürdistan Maliye Bakanı Rebaz Hamlan, amcanızın 50 milyar dolar ve zat-ı alinizin de 20 milyar dolardan fazla bir servete sahip olduğunu iddia ediyordu!
Pekâlâ, amcanız servetini halkıyla paylaştı mı, ya da ülkesinin terakkisi için bağışta bulundu mu? Doğrusu, ülkesini ve halkını seven bir lider asla ve asla para biriktirmez! Onun serveti, örnek yaşamı ve aydınlatıcı fikirleri olur. Vatanını ve halkını sevdiğini iddia eden ve bağımsızlık ideali olan amcanızın ve ailenizin ahval-ü şeraiti bu mu olmalıydı?
Ey Neçirvan! Ben Kürdistan ülkesinin çocuğuyum! Beni o doğurdu, o büyütü ve o eğitti! Elli ikinci yaşıma girdim, çeşitli emek işlerinde çalıştım, kenarda biriktirdiğim ve bir ev satın alabilecek kadar bile param yoktur! Yanlış anlaşılmasın; zenginlere ve zenginliğe ASLA karşı değilim! Kimsenin malında, mülkünde de gözüm yoktur!
Şimdi amcanız Mesut Barzani, Talabani’nin iki görgüsüz çocuğu ve zat-ı aliniz hiç çalışmadan nasıl böyle MİLYAR DOLAR sahibi oldu? Afedersiniz, izninizle bir de sizin ajandanızı açalım; bakalım ajandanızda ne var ne yok birlikte görelim.
Birincisi, şu Abor Group Şirketi kimindir? Ne iş yapıyor? Bu paralar kimin eline geçiyor? İkincisi, Kısa adı: AIE olan ”American Institution Enterprise”ın ünlü danışmanlarından Michael Rubin, bir yazısında; şahsi servetinizin milyar dolarlara ulaştığını söylüyordu. Bazı özel kaynaklara göre, bu servetinizin bir bölümü de Türkiye’deki PARAVAN şirketlerinizde bulunuyor.
Örneğin: Bir vakit çocukların ”hayal dünyası” olan İstanbul’daki Tatilya’yı zat-ı aliniz (DARİN ŞİRKETLER GRUBU) 1.1 milyon dolara satın aldığınız iddia edildi! O dönemler Türk gazeteleri Türkiye’nin ilk ‘Mini Disneylandı’ının sahiplerinin Barzani ailesi olduğunu manşetlerine taşıdılar ve bu haberler insanlarda büyük tepkilere yol açıyordu.
”Türk Dış Ticaret Müsteşarlığı”nın verdiği bilgilere göre, Güney Kürdistan’daki tüm ithal içki, sigara, şeker ve kuru gıda pazarının zat-ı alinize ait şirketlerin elinde olduğu iddia ediliyordu! Evet, burada biraz duralım. ”Mersin Serbest Bölgesi”ne gidelim. Takdir edersiniz ki zat-ı alinizin kendi adınızla Türkiye’de şirket kurmanız veya hisse sahibi olmanız mümkün değildir. Ancak iddialara göre, ”Mersin Serbest Bölgesi”nde faaliyet gösteren dört büyük şirketin ve Antep’te bir dizi şirketin arkasındaki gerçek ismin siz olduğu söyleniyor.
Şahsınıza ve ailenize ait 150 civarında olduğu öne sürülen şirketlerinizden sadece yeri gelmişken, bir dizi şirket ismini sıralamak istiyorum: AL-BARZANJİ, HÜDA Dış Ticaret Ltd, Hardi Ltd, DİLSHAT Dış Ticaret AŞ, Emin Dış Ticaret Petrol Ve Tarım Ürünleri Ticaret Ltd, Nasri Şirketler Grubu ve ZAGROS İnşaat ve Dış Ticaret Şirketi…
Sayın Barzani, Kürdistan şahitliğimi yapmak zorundayım! Canınızı acıttığımı biliyorum! Kaldığımız yerden devam edelim: Kırk beşten fazla petrol kuyusu, Habur Sınır Kapısı, Korek, Telekom, doğalgaz-petrol gelirleri ve merkezi hükümetten aldığınız payları şahsi servete dönüştürdüğünüzü ben söylemiyorum! Bu sözlerin, bir dönem maliye bakanlığı yapan Rebaz Hamlan’a ait olduğunu biliyor olmanız lazım.
Kürdistan Federe Bölge Yönetiminin eski maliye bakanlığı görevinde bulunan Hamlan, ”hükümete gelmesi gereken tüm paraların sizin şahsi hesabınıza yatmasından’‘ dolayı ve kazanılan paranın Kürdistan’ın altyapı yatırımlarına harcanması yerine, “Barzani’nin, kendi aşiretini zenginleştirirken, Kürt halkının 1991 öncesinden çok daha fazla fakirleştiğini” iddia ediyordu!
Hamlan, ayrıca Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Kıbrıs, İsveç, Hollanda, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde ciddi mal varlığınızın olduğunu ve “Hewler’in bir mafya düzeni kurarak tüm kazanımları bir tek kişide topladığını” iddia ediyordu!
Goran ”Değişim Hareketi” Milletvekili Ali Hama Salih’in sözlerine ve Irak Merkezi Hükümeti’nin verilerine göre, “2016’nın son 2 ayı ile Ocak 2017’yi kapsayan 3 aylık dönemde KDP gözetiminde çıkarılan petrol miktarı, personel giderleri ve diğer masrafların bilançosunu “Bu hesaplara göre 3 ayda kaybolan para miktarının 1 milyar 266 milyon dolar” olduğu gerçeğini bilmemeniz mümkün değil!
Evet, vatanseverlik adına yalınayaklı milletimize yalnız başınıza kazık atmıyordunuz! Tabii ki bu çirkin işleri Türk dostlarınızla birlikte yapıyordunuz! Örneğin: halkımızın paralarıyla milyoner ettiğiniz yüzlerce Türk dostlarınızdan biri de İlnur Çevik’tir! Kimdir bu şahıs? Eski bir kalpazan ve Fetullah Gülen’in eski kıdemli şefi ve Türk devletinin elebaşı Erdoğan’ın eski başdanışmanıdır! Bu şahıs sizin aracılığınızla, taleplerinizle Kürdistan’da televizyonlar kurdu, parasını peşin aldı, mallar sattı ve karşılığında petrol aldı.
İkinci Fasıl
Sayın Neçirvan,
Güney Kürdistan Federe Bölge Başkanı amcanız sayın Mesut Barzani mi, oğlu Mesrur Barzani mi, yoksa yeğeni ve damadı olan zat-ı aliniz mi? Doğrusu hangi birinizin başkan olduğunu bilmiyorum! Bildiğim tek bir şey var; o da şu ki, ahvalinizin tam bir felaket ve tam bir tiyatro olmasıdır! Görebildiğim kadarıyla 50 milyon Kürt halkına değil, kendi ailenize ait ve kendi ailenizin ikbali için kurduğunuz bir devlet gerçeği var ortada!
Hemen izah edeyim: Belçika’da yaşıyorum. Belçika federatif bir devlettir. Devlet teorisyenleri, Belçika devlet modelini beynelminel bir sistem olrak öneriyorlar. Yaşadığım Flaman federasyonunda sizin gibi bir ailede üç başbakan yok, tek bir başbakan var ve başbakan sürekli değişiyor!
Şimdi zat-ı alinize soruyorum: Böyle bir imtiyazı, böyle bir ruhsatı ve böyle bir ayrıcalığı kimden alıyorsunuz? Ontolojik olarak kimsiniz, nöronlarınız, biyokimyanız hangi ayrıcalıklı hücrelerden oluşuyor? Acaba politik hayatınızda örnek bir fragment verebilir misiniz? Veya hayatınızı örnek alan ve hayatınızdan etkilenen bir Kürt insanı, bir Kürt ailesi ve bildiğiniz bir Kürt topluluğu var mı?
Örneğin: Kürdistan’ın bağımsızlığı ve Kürt halkının hürriyeti için işgalci devletlere karşı bugüne kadar verdiğiniz bir bedel oldu mu? Yani siz, Kürdistan’ın bağımsızlığı için mücadele ederken, düşman sizi incitti mi, bu uğurda eziyet çektiniz mi, işkence gördünüz mü? Acaba, çektiğiniz acıların ve bedellerin karşılığı olarak mı bu kadar servet zat-ı alinize armağan edildi? Hiç sanmıyorum!
Devam edelim: Halkımızı yönetmeye layık bir insan olduğunuza, dünya devletler ve dünya milletler liginde ülkemizi temsil edebilecek yeteneğe sahip olduğunuza kim karar verdi? Sahiden, sizin böyle bir dizi özelliğiniz ve böyle bir dizi meziyetiniz var mı? Ben sizi izliyorum, Kürtçenizi de çok iyi anlıyorum ve çok kötü bir performas gösterdiğinize şahitlik yapıyorum. Gerçekten de bu konu üzerinde hiç tefekkür ettiniz mi, vicdanınızla başbaşa kaldınız mı? Örneğin: Sistematik bilgiye, alicenap bir ahlaka ve güçlü bir konuşma sanatına sahip olup olmadığınızı hiç sorguladınız mı?
Sayın Neçirvan,
Kibir ve şımarıklık size, kendinizi muhakeme ve mürakabe etme fırsatını vermemiştir! Kürdistan ülkesine ve şehitlerin adına yemin ederim ki; sizin sosyolojik ayarlarınızda arıza var, sosyolojik görüntünüzde görgüsüzlük var, şımarıklık var, bedevi Arapların çöl kültürü var! Çünkü alâmet-i fârikanızda Kürt ruhunu, Kürt yüreğini, Kürt yiğitliğini ve Kürt sosyolojisini göremiyorum!
Bağımsız ve birleşik Kürdistan fikriyatını benimseyen bir lider; para biriktirir mi, şirketler ve holdingler sahibi olabilir mi? Kürt kazanımlarını ve Kürt halkının malını-mülkünü ailesine ve aşiretine peşkeş çeker mi? Türk devletinin, Güney topraklarımızda onlarca askeri üs kurmasına müsade eder mi?
Ey Neçirvan, yemin ederim sizi kıskanmıyorum! Ülkemizi çok kötü yönetiyorsunuz, halkımıza çok kötülük yapıyorsunuz, halkımızı itibarsızlaştırıyorsunuz, halkımızın milli birliği için hiçbir şey yapmıyorsunuz, halkımızı fırkalara ve bölüklere ayırıyorsunuz. Lütfen bağışlayın! Benim gibi birkaç filozofik Kürt’ün beyninizi GIDIKLAMASI gerektiğini düşünüyorum. Halkımızın, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını özel mülkiyetinize geçirmişsiniz, siz çok kötü bir insan ve çok kötü bir Kürt olarak görüyorum!
Çünkü yaralı millet olarak, bağımsızlık ve hürriyet için ayağı kalkıp malımızı, evlerimizi, çocuklarımızı ve ikbalimizi Kürdistan ülkesinin bağımsızlığına ve hürriyetine adamışken, siz bu kızılca kıyamete UHUD OKÇULARI gibi mal çalıyorsunuz, koltuk çalıyorsunuz, servet biriktiriyorsunuz! Biliyorum, hiçbir şey ”hüda-i nabi” değildir. Gene de şunu söylemek istiyorum: Bir insan nasıl bu hale gelebiliyor, kendi ülkesine ve kendi halkına nasıl böyle kötülük yapabiliyor!
Ey Neçirvan Barzani!
Huzurumu kaçırıyorsunuz! Bağımsızlık düşüncelerime suikast düzenliyorsunuz ve yalınyaklı milletimin şerefini ailenize ve işgalci devletlere peşkeş çekiyorsunuz! Eğer yaralı-bereli halkımızın üzerinde yırtıcı, dünyevi gailelerinizi çekmezseniz, halkımızdan çaldığınız milyar dolarları Kürdistan hazinesine devretmezseniz ve halkımızın önünde eğilip bağışlama dilemezseniz Kürt halkı hakkını size helal etmez ve ben de fikir hayatım boyunca sizin kötülüklerinizle mücadele edeceğime dair halkıma söz veriyorum.
Ey Neçirvan! Size yazdıklarımın yalan ve iftiradan ibaret olduğunu düşünüyorsanız, Kürdistan mahkemelerinin veya Kürdistan parlamentosunun kuracağı tarafsız bir komisyonun, mal ve mülkünüze bir soruşturma-araştırma-inceleme başlatmasını önerirsiniz! Eğer temiz çıkarsanız, halkımızın huzurunda zat-ı alinizden bağışlama dileyeceğim ve hayatım boyunca size hizmet edeceğim!
Kadir Amaç – Brüksel